İŞÇİ SAĞLIĞI İŞ GÜVENLİĞİNİN BOYUTLARI VE İLKESEL İLİŞKİSİ NEDİR
İşçilerin sağlığının korunması ve geliştirilmesi, toplumun sağlığına yönelik çalışmalar içinde önemli ve vazgeçilmez bir yer tutmaktadır. Bunda işçilerin nüfusun içinde geniş yer kaplhamalarının ve toplumun en örgütlü kesimi olmalarının etkisi büyüktür. Nitekim işçi sağlığı uygulamalarının başarısı da, işçilerin bu örgütlü güçlerini kullanabilmeleri ile yakından ilgilidir. İşçilerin ve sendikalarının sahiplenmediği uygulamalar, yeterli etkiyi yapamamakta ve kısa süre ayakta kalabilmektedir.
Dünya deneyimine baktığımızda, yaklaşık 170 yıldır ayakta durmayı başarabilen uygulamalardan biri, işyerlerinde koruyucu sağlık hizmetlerini yürütmek amacıyla hekim kullanımıdır. Kısaca “işyeri hekimi” diye adlandırılan bu görevliler, işyerlerinde oluşturulan işçi sağlığı iş güvenliği hizmet zincirinin, çoklukla, başını çekmektedir.
Yüzyıllar boyu yapılan tartışmalar, elde edilen deneyimler, politika düzeyinde “işçi sağlığına önem ve öncelik verme” ile “insan haklarına ve bunun temeli olan sağlıklı yaşam hakkına saygı gösterme”nin birbirine koşut olduğunu ortaya koymuştur.
“Kaza geliyorum der”. Eğer gerekli önlemler alınmamışsa, kaza kaçınılmaz olarak ortaya çıkacaktır. Aynı olgu, meslek hastalığı için de geçerlidir. Bundan ötürüdür ki, işçi sağlığı alanındaki çalışmaların önemli bir bölümü, çalışma koşullarının daha verimli hale getirilmesine ve çalışma ortamının sağlık tehlikelerinden arındırılmasına dayanır. Bu sağlandığından bile, üretimin dinamik karakteri dolayısıyla, çalışma ortamının sürekli olarak izlenmesi ve elde edilen düzeydene sapma çıkmamasının sağlanması gerekir. bunun için belirli kurallar ve örgütlenme zinciri ortaya konulmuştur. Hiç unutulmaması gerekli konu, ancak belli mekanizmalara işlerlik kazandırılarak, çalışma koşullarının düzeltilebileceği ve bunun sürekli kılınabileceğidir
Yine unutulmaması gereken bir konu da, sağlığın sosyal boyutundan soyutlanarak ele alınamayacağıdır. İçinde yaşanılan toplumu, toplumsal ilişkileri, kültürel ögeleri ve yaşama koşulları göz önüne almadan sağlıktan söz edilemez. Kendi sağlığının korunması ve geliştirilmesi için çaba göstermek isteyen insanın aynı konumda olanlar dayanışmasına ve örgütlenmesine hoşgörü ile bakılmadan ülkenin sağlık düzeninin çağdaşlaşmasından sözedilemez.
İşçi sağlığı iş güvenliği alanında sosyal etmenleri daha iyi anlayabilmemiz için iki önemli göstergeye gözatmamız gerekmektedir:
1 Yaşama Verilen Değerin Bileşik Göstergesi :
Bu gösterge, tümü birbiriyle etkileşim içinde olan 6 alt-göstergeden oluşmakta ve bir altıgenin köşelerine oturtularak simgeleştirilmektedir. Bu alt-göstergeler şunlardır:
* Gelir düzeyi
* Sağlık
* Çalışma hakkı ve işsizliğin önlenmesi
* Güvence (iş güvencesi ve sosyal güvence)
* Aydınlanma ve bilme hakkı
* Hak arama özgürlüğü ve örgütlenme hakkı.
Bütün bu alt-göstergelerin yaşama geçirilebilmesinin ön koşulu da demokrasinin varlığıdır. Çünkü her biri temel insan haklarındandır. Bunun için de, yaşama verilen değerin bileşik göstergesini simgeleyen altıgenin zeminini “demokrasi” oluşturmaktadır.
2 Maslow’un "Gereksinme Basamaklandırması”
Maslow’a göre, insanlar gereksinmeleri doğrultusunda hareket ederler. Bu gereksinmeler de birbirini izleyen beş basamakta sınıflandırılabilir :
* Fizyolojik gereksinmelerin (yeme, içme, barınma, sağlık vb) karşılanması,
* Kazanımların güvence altına alınması,
* Sevgi gereksinmesinin karşılanması,
* Saygınlık görme gereksinmesinin karşılanması,
* Kendi kendini gerçekleştirme (nitelikleri, özlemleri doğrultusunda hareket etme, self-esteem).
Bunların her biri birer basamağı ve birleşerek de merdiveni oluşturmaktadır. Merdivenin basamakları birer birer çıkılmakta ve sonradan da olsa alttaki bir basamağın çekilmesi, tüm yaşamı allak bullak etmekte; kişiyi “gereksinme duyulan” basamağa döndürmektedir.
İşçi sağlığı iş güvenliğinin boyutlarını kavrayabilmek için üzerinde anlaşma sağlanmış iki tanıma gözatmak gerekmektedir.
Bu tanımlardan ilki, Uluslararası Çalışma Örgütü ile Dünya Sağlık Örgütü uzmanlarının 1950 yılında biraraya gelerek üzerinde anlaştıkları tanımdır : “İşçi sağlığı şunu amaçlar : Her çeşit işte çalışan işçilerin, fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden tam iyilik hallerinin kollanması ve geliştirilmesi; çalışma koşullarından ötürü işçilerin sğlıklarını yitirmelerinin önlenmesi; çalışmaları sırasında, işçilerin, sağlıklarını olumsuz yönde etkileyecek etmenlerden korunmaları; işçilerin fizyolojik ve psikolojik yapılarına uygun işe yerleştirilmesi ve bunun sürdürülmesi. Özetle, işin işçiye, işçinin işe uydurulması.”
Bu tanımlardan ve çağdaş gelişmelerden yola çıkarak, işçi sağlığının boyutlarını da ortaya koyaman şu temel ilkeler sıralanabilir :
1.Temel görev, koruyucu hizmetlerdir.
2.İş ile onun sağlık yönü birbirinden ayrılamaz.
3.Öncelikle üzerinde durulması gereken insandır. Üretim ikinci plandadır.
4.İşçi sağlığı iş güvenliği, her işte çalışanların sağlığı ile ilgilidir.
5.İşçi sağlığı iş güvenliği, yalnızca iş kazalarıyla meslek hastalıklarından oluşmamaktadır.
6.İş kazalarıyla meslek hastalıkları önlenebilir nitelikte olgulardır. Dolayısıyla varlıkları, gerekli önlemlerin alınmadığının göstergesidir.
7.İşçi sağlığı iş güvenliği konusunda, sürekli olarak savunma halinde değiliz. Yalnızca işçinin sağlığının korunması değil, geliştirilmesi de amaçlanmaktadır.
8.Yaşama ve çalışma koşulları birbirinden ayrılmaz.
9.Çalışılan ve çalışılmayan (işsizlik, grev vb) dönemler birbirinden ayrılamaz.
10.İşçi ve ailesinin sağlığı arasında doğrudan bağlantılar vardır.
11.İşçi sağlığı ile iş güvenliği birbirinden ayrılamaz.
12.İşçi sağlığı iş güvenliği, çok-bilimli (multi-disipliner) bir konudur.
12.1. Tıp bilimleri ile ilgilidir. Bunlar içerisinde tek tek uzmanlık dallarıyla ilgisinden sözedilirken, halk sağlığı ile yakın ilgisine dikkat çekmek gerekmektedir. İşçi sağlığı konusu, halk sağlığının içinden doğmuş ama çok özel koşulları dolayısıyla, farklılaşarak ayrı bir bilim dalına dönüşmüştür.
12.2. Mühendislik bilimleri ile ilgilidir. İşçi sağlığı iş güvenliğinin mühendislik bilimleri ile ilgisini iki kümede toplamaktayız. Bunlardan biri dolaylı katkılardır; doğrudan işçinin sağlığını korumak amacıyla yapılmayan ama dolaylı olarak böyle bir hizmet de gören uygulamalardır. Bunlar arasında, yangına yönelik önlemleri, kaldırma - iletme araçlarının (vinç vs), basınçlı kapların, elektrik sisteminin periyodik kontrollarını sayabiliriz. Diğer bir küme de mühendislik bilimlerinin yaptığı dolaysız katkılardır. Bunlar arasında, ortam ölçümlerini, işyeri ortamına yönelik toplu önlemleri (havalandırma, ayırma, yaş çalışma vb) sayabiliriz.
12.3. Sosyal bilimler ile ilgilidir. Hukuktan, eğitime; sosyal güvenlikten işletme bilim dallarına; psikolojiden, sosyoloji ve sosyal antropolojiye kadar bir çok bilim dalı, işçi sağlığı iş güvenliği ile ilgilenmektedir.
13.İşçi sağlığı iş güvenliği bir ekip hizmetidir. Bu çok-bilimli karakterinin bir uzantısı olarak, eşgüdüm halinde ve çok sayıda uzmandan oluşan bir hizmetin sunulması zorunluluk olmaktadır.
14.İşçi sağlığı hizmetlerinde kurumlararası işbirliği zorunludur.
15.İşçi sağlığı iş güvenliği tüzesinin odak noktasında işyeri hekimi bulunmaktadır.
16.İş hukuku tüzesi bir bütündür.
17.Hukuka saygı bir bütündür.
18.Konunun ekonomik boyutu, hizmet planlayıcılarından sunucularına kadar herkesi ilgilendirir.
19.Bireysel çabalarla ve tek bir işyerinde “mükemmeli yaratma” düşü ile istenilen sonuç elde edilemez. Çünkü ülke ölçeğinden ve bir ölçüde de dünya ölçeğinden soyutlanarak kalıcı sonuçlar alınamaz. Bunun için öncelikle bölgesel işbirliği programlarının oluşturulması gerekmektedir.
20.Bilim ve teknoloji alanındaki hızlı gelişmeler, işçi sağlığı alanındaki bilgilerin de sürekli olarak yenilenmesini getirmekte, dolayısıyla sürekli eğitimi zorunlu kılmaktadır.
21.İşçi sağlığı iş güvenliğinde, araştırma, istatistik ve tarama çalışmaları çok önemli bir yer tutar.
22.İşçilerin sağlığını korumak ve geliştirmek, temelde bir işveren yükümlülüğüdür.
23.işçi sağlığı iş güvenliği hizmetlerinin başarısı, bundan yarar sağlayanların sahiplenmesi ile doğru orantılıdır.
İşçilerin sağlığını koruyabilmek ve geliştirebilmek, sağlıklı yaşam sürelerini uzatabilmek, yukarıdaki temel ilkeler doğrultusunda uygulamayı yönlendirmeyi gerektirir. Bu uğraş, aynı zamandaki yaklaşımdakı yanlışlıkları sergilemekten ve aşmaktan da geçmektedir. Dünya deneyimi, aynı yaklaşımı benimseyen, aynı amacı paylaşan insanrların dayanışmasından ve birlikte uğraş vermesinden daha güçlü ve etkili bir kaldıraç geliştirebilmiş değildir.